2025 Yılı ve Siyasi Korku Kültürü: Barış Sürecinin Geleceği

01.01.2025 07:16
2025 yılı, siyasi korku kültürü ve barış süreci üzerine önemli tartışmalara sahne olacak. Öcalan ile yürütülecek görüşmelerin sonuçları merakla bekleniyor.

2025 Yılı ve Siyasi Korku Kültürü: Barış Sürecinin Geleceği

Yeni bir yıla giriyoruz. 2025 yılı gündeminin ağırlık konusu, iktidar ortaklarının Öcalan ile yürüteceği silah bırakma görüşmeleri ve bunun sonuçları olacak. 1993’ten itibaren daha öncekiler olmadı; bu kez “milli çözüm süreci” başarıya ulaşacak mı? Yıl boyu bu konuda farklı sesler çıkacak, siyasi yorumlar-analizler yapılacak. Umarım “yurtta sulh” sağlanır.

Silahların susmasını-terörünün bitmesini kim istemez? Yaşar Kemal’den mülhem, “dağlar, insanlar ve hatta ölüm bile yoruldu” çünkü. Ancak şunu anlıyorum; kamuoyunda “barışmanın bedeli ne olacak” sorusu endişe kaynağı. Bu, Osmanlı’dan bize “miras” üç yüz yıllık düşmana toprak kaybetme-bölünme travmamız. Her tehlike bu korkumuzu ortaya çıkarıyor.

Sorunların Çözümü İçin Duygusal Rahatlama

Maalesef, siyasal kültürümüzün temelidir bu korkunun esiri olmak! Sorunu/savaşı, çözüm temelli yok ederken insanların duygusal rahatlaması için çaba sarf etmek zorunludur. Korku kültürünün yönetimi şarttır. Yoksa: Duygular sosyolojisi-psikoloji göz ardı edilirse çabalar sonuçsuz kalır. Ve siyasi korku kültürünü manipüle edenler kazançlı çıkar.

Korku, yalan doğurur çünkü. İlk adım, bölünme korkusunu yenmek olmalı. Bahçeli konuştu. Erdoğan örtülü destek verdi. Bakanlık izni çıkardı. DEM partili iki isim İmralı’ya gitti. Öcalan’ın mektubunu kamuoyuna açıkladı. Peki, şimdi ne olacak? Kim hangi adımı atacak?

Diyalog ve Müzakere Süreci

Öcalan’ın hapiste devlet ile diyalog kurmadığını düşünmek saflık olur. Bugün, diyalogdan yeni bir müzakereye geçildi. Ve dava müzakeresinin esası belli: PKK silah bırakmalıdır. Bunun yöntemi/usulü yani yapılacak işlemler nasıl olacak? Hukuk kaidesidir: Usul/yol-yöntem, esastan önce gelir. Usulde hata yapan esaslı hataya mahkumdur!

PKK silahı nasıl bırakacak? Dağ kadrosu nasıl gelecek, nasıl teslim olacak? Yoksa Irak’a, Suriye’ye mi gidecekler? PKK’nın “Şahin kanadı” Öcalan’ı dinleyecek mi? Mevcut paradigmalar değiştirilecek mi? Mesela, af çıkacak mı? Mesela, anayasa değişikliği yapılacak mı? Mesela, uzlaşının dili nasıl olacak; terör yerine isyan, terörist yerine gerilla mı denilecek?

Belirsizlik ve Korku

Neler neler… Soru çok… Yanıtlar şimdilik yok. Ancak şurası gerçek ki: Çözüm odaklı/uzlaşma temelli siyaset için meşruluk zemini şart. Müzakerenin; hukuki, rasyonel, ahlâki, makul, doğal gerekçelere dayandırılması zorunlu. Mektuptan sonra sırada bunların yanıtını bulmak-vermek elzem. Yoksa: Belirsizlik korku kaynağıdır.

İnsan bilmediğinden korkar, kaygılanır/endişe duyar. “Ayrılıkçılık”, “federasyon”, özerklik” gibi her söylenene inanmaya başlar, her türlü propagandaya alet olur! Korkuyu bir propaganda aracı olarak kullananların amacı da zaten bu tür itaat mekanizması oluşturmaktadır.

Düşünce Özgürlüğü ve Tehditler

Korkuyu terbiye unsuru olarak kullanan bu iktidar, her görüşünü açıklayanı yargı karşısına çıkarıyor, hapse atıyor. Sözde her ne kadar düşünce özgürlüğü anayasal haklarla güvence altına alınmış olsa da iktidar genel kanısından farklı düşünenleri yargılamaya, yadırgamaya, dışlamaya ve etiketlemeye hız vermiş görünüyor.

Böylesine söz-yazı hürriyeti endişesi yaşanırken, 50 yıllık terör sorunu demokratik uzlaşı temelinde nasıl çözülecek? Bu konuda fikir açıklamanın yasal teminatı olacak mı? Kişilere yönelik tehditlere karşı yasal zırh/koruma sağlanacak mı?

Sonuç ve Umut

Barışa-akan kanı durdurmaya mahkumuz. Ama bunu, karşı tarafı kırarak-hırpalayarak-yaralayarak, kaba bir şekilde yapmamak lazım. Kimseye güç eşitsizliğini -zor kullanma gücünü hatırlatmaya gerek yok: PKK dün de yenemedi yarın da yenemeyecektir. Öte yandan Türk ile Kürt ile yazıktır insanımıza.

Umarım yeni yıl ülkemize, zorbalığı yok eden şiddetten arındırılmış barışı getirir. Gelecek yılın sorusu şudur: Machiavelli’den mülhem, “korkutulmak mı, sevilmek mi” istiyorsunuz? Panik ve strese girmeden buna kararı siz veriniz. Herkese, zihinsel özgürleşmenin yaşanacağı iyi yıllar dilerim.

Soner Yalçın Odatv.com

Bize Ulaşın