Öcalan'ın Mektubu ve Çözüm Sürecinin Geleceği

31.12.2024 01:10
Öcalan'ın mektubu, PKK'nın silahlı mücadeleyi sonlandırma çağrısı yaparak yeni bir kongre önerisinde bulundu. Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan, bu süreçte önemli bir rol üstleniyor.

Öcalan'ın Mektubu ve Çözüm Sürecinin Geleceği

Öcalan'ın mektubu, PKK'nın Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı yürüttüğü silahlı mücadeleyi sonlandırma çağrısı yaparak yeni bir kongre önerisinde bulundu. Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan, bu süreçte önemli bir rol üstleniyor. Öcalan, uluslararası konjonktürü takip ederek, çözüm sürecinin ertelenemez olduğunu vurguladı.

Güvenilir Olmanın Önemi

Yeni döneme ilişkin değerlendirmelere geçmeden önce bu tür süreçlerde neden Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan tercih ediliyor sorusuna değinmek önemlidir. Bu tür arabuluculuklarda güvenilir olmak kritik bir faktördür. Tüm tarafların üzerinde ittifak ettiği isimler, verilen mesajları doğru taşımak açısından değerlidir.

Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan, geçmiş süreçlerin hem hafızası hem de kapalı kutusu olarak bu rolü üstlenmektedirler. Bu iki isim, taraflar arasında güven oluşturmakta ve iletişimi sağlamaktadır. Bu nedenle, süreçteki katkıları büyük bir önem taşımaktadır.

Suriye Gerçekliği ve Öcalan'ın Vurgusu

Öcalan, cezaevinde olmasına rağmen uluslararası konjonktürü iyi takip etmektedir. Mektubundaki “Gazze ve Suriye’de yaşanan hadiseler göstermiştir ki dışarıdan müdahalelerle kangrenleştirilmeye çalışılan bu sorunun çözümü artık ertelenemez bir hâl almıştır.” vurgusu, sürecin ciddiyetini ortaya koymaktadır.

Bu bağlamda, muhalefetin katkı ve önerileri değerlidir. Öcalan, siyasi partilere çağrısında Meclis vurgusu yaparak, “Sürecin başarısı için Türkiye’deki tüm siyasi partilerin dar ve dönemsel hesaplara takılmadan inisiyatif alması elzemdir.” demektedir. Bu durum, çözüm sürecinin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi için gereklidir.

Meclis Zemininde Çözüm Arayışları

Geçmişteki çözüm süreçlerine CHP katkı vermemişti. Ancak bu rolünü perdelemek için çözümün yeri Meclis tezini ortaya atmıştır. Bahçeli’nin yaptığı açıklamada Meclis vurgusu, çözüm sürecinin önemini artırmaktadır. Bahçeli, “Şayet teröristbaşının tecriti kaldırılırsa, gelsin DEM Parti grup toplantısında konuşsun.” diyerek sürecin ilerlemesine dair bir çağrıda bulunmuştur.

Öcalan da siyasi partilere çağrısında Meclis vurgusu yaparak, “Bu katkıların en önemli zeminlerinden biri de şüphesiz TBMM olacaktır.” demektedir. Bu durum, siyasi partilerin sürece katılımını teşvik etmektedir.

Liderlerle Görüşmeler ve Gelecek Planları

Pervin Buldan, Öcalan ile görüşmeden sonra yaptığı açıklamada, “Yılbaşı ertesi siyasi partilerden randevu talep edeceğiz.” demiştir. Bu görüşmeler, sürecin ilerlemesi açısından kritik bir öneme sahiptir. Buldan, muhtemelen kısa bir süre sonra tekrar İmralı’ya gideceklerini belirtmiştir.

Bu süreçte, Sırrı Süreyya Önder ile Pervin Buldan’ın kendi partileri DEM ile görüşmeleri gerekmektedir. Öcalan’ın yeğeni Ömer Öcalan ile mesaj gönderdiğinde, DEM Parti’nin Kandil’in yanında yer aldığı belirtilmiştir. Bu durum, sürecin dinamiklerini etkilemektedir.

Kandil'in Tutumu ve Çözüm Sürecine Etkisi

Öcalan’ın çözüm sürecinde inisiyatif alma çabalarına karşın Kandil, silah bırakmamakta direndi. Kandil, her defasında Öcalan’ın hamlelerini boşa çıkarmaktadır. Kitlelerin karşısında “İmralı’nın iradesi irademizdir.” demesine rağmen, Öcalan’ı etkisiz hale getirecek kararlar almıştır.

Bu durum, çözüm sürecinin geleceği açısından belirsizlik yaratmaktadır. Devlet Bahçeli’nin “umut hakkı”ndan söz ettiği bir dönemde, Kandil’in Öcalan’ın silah bırakma teklifini reddedip reddetmeyeceği merak konusudur.

Yeni Suriye Gerçekliği ve PKK'nın Durumu

Geçmişteki çözüm sürecinde Öcalan, üç merkeze bir mektup göndermişti. Kandil, o zaman Öcalan’a “Suriye’de yeni bir konjonktür ortaya çıktı.” diyerek yanıt vermiştir. Ancak yeni Suriye gerçekliği, PKK’nın durumu üzerinde olumsuz etkiler yaratmaktadır.

PKK-YPG liderleri, Türkiye ile ilişkilerini düzeltmek için Rusya’ya çağrı yapmaktadır. “Sınırlarımızı Şam hükümetine teslim etmeye hazırız.” diyerek yeni Suriye’nin yapılanmasında rol almak istediklerini ifade etmektedirler. Bu durum, Öcalan’ın çağrısını güçlendirici bir etki yaratmaktadır.

Çözüm Sürecinin Geleceği ve Öcalan'ın Rolü

Çözüm sürecinde yaşananlar nedeniyle sütten ağzımız yandığı için yoğurdu üfleyerek yiyoruz. Öcalan’ın çağrısı ortada. Eğer Kandil bunu da reddederse, Öcalan’ın ne diyeceği merak edilmektedir. Öcalan, bu kez “PKK’nın kurucu lideri olarak örgütü lağvediyorum.” der mi? Bu sorular, sürecin geleceği açısından önem taşımaktadır.

Öcalan’ın 21 Mart 2015 tarihinde Diyarbakır Meydanı’nda okunan mektubunda, Kandil’in baskısıyla bir bölüm çıkarılmıştır. Çıkarılan bölümde Öcalan, “15 Nisan 2015 tarihinde PKK kongresinin toplanması” yönünde çağrı yapıyordu. Ancak PKK, ne kongre topladı ne de Öcalan’ın çağrısını dikkate aldı. Bu durum, sürecin ciddiyetini ortaya koymaktadır.

Uluslararası Konjonktürdeki Değişimler

Uluslararası konjonktürdeki değişimler, PKK’nın aleyhine gelişmektedir. Yeni bir Suriye gerçekliği var ve artık rüzgar Türkiye lehine esmektedir. Başarısız olan çözüm süreci, askeri vesayetin olduğu bir dönemdi. Ancak o dönem sona ermiştir.

PKK-YPG’nin Suriye’de sırtını dayadığı BAAS rejimi çökmüştür. Esed’in kaçması, İran ve Rusya’nın devre dışı kalması, ABD’nin gücünün sınırlandırılması, yeni Suriye gerçekliğinde PKK’ya silah bırakma çağrısı yapan bir ortam yaratmaktadır. Bahçeli’nin çağrısıyla başlayıp Öcalan’ın katkısıyla şekillenen süreç, Kandil için tünelden önceki son çıkış olabilir.

Bize Ulaşın