Türkiye'nin Altın Üretiminde Düşüş ve Stratejik Kaybın Önemi

09.01.2025 02:05
Türkiye'nin altın üretimi 2024 yılında 32,2 tona gerileyerek son beş yılda 10 tonluk kayba işaret etti. Altın ithalatı, ekonomik yük ve stratejik riskler gündemde.

Türkiye'nin Altın Üretiminde Düşüş ve Stratejik Kaybın Önemi

Nagihan KALSIN Türkiye’nin altın üretiminin 2024 yılında 32,2 tona gerilediğini belirten Altın Madencileri Derneği Başkanı Hasan Yücel, bunun da son beş yılda 10 tonluk bir kayba işaret ettiğini dile getirdi. Yücel, “2020 yılında 42 tonla Cumhuriyet tarihinin rekorunu kıran üretim, sürdürülebilir bir seviyeye taşınamadı. Üretimdeki bu düşüş kabul edilemez.” ifadelerini kullandı.

Yücel, dünya altın fiyatlarının zirvedeyken Türkiye’nin üretimde gerilemesinin, potansiyelini değerlendiremediğini gösterdiğini vurguladı. Türkiye’de bazı madenlerin faaliyetlerinin geçici durmasının üretimin düşmesinde büyük etken olduğunu belirtti. Bu durumun sadece ekonomik değil, stratejik bir kayıp olduğunu ifade etti.

Türkiye'nin Altın Rezervleri ve Üretim Potansiyeli

Yücel, Türkiye’nin toplamda 6 bin 500-10 bin ton arasında altın rezervine sahip olduğunun tahmin edildiğini ve bu rezervlerin değerinin yaklaşık 397-611 milyar dolar arasında değiştiğine dikkat çekti. “Ancak bu devasa potansiyel, yeterince değerlendirilemiyor. Rezervimiz büyük, ama üretimimiz küçük.” dedi.

Yücel, iyi bir planlamayla 100 ton altın üretmenin mümkün olduğunu belirtti. Türkiye’nin yıllık altın ihtiyacının 160 ton seviyesinde olduğunu, 2024 yılında yerli üretimle yalnızca 32,2 tonluk kısmının karşılanabildiğini ifade etti. Aradaki 127,8 tonluk açığın ithalat yoluyla kapatılmak zorunda olduğunu vurguladı.

Altın İthalatının Ekonomik Yükü

Yücel, altın ithalatının Türkiye’ye her yıl milyar dolarlık fatura çıkardığını belirtti. “Altın ithalatına dayalı bir ekonomi sürdürülemez.” diyerek cari açığın büyümesine neden olan bu tabloyu değiştirmek için yerli üretimi artırmanın şart olduğunu ifade etti.

Merkez Bankası’na göre, 2023’te parasal olmayan altın ithalatının önceki yıla göre yüzde 46,9 artarak 30 milyar dolarla bugüne kadar ulaşılan en yüksek yıllık düzeye çıktığını belirtti. Bu rakamın altyapı yatırımları açısından devasa bir fırsat maliyetine işaret ettiğini vurguladı.

Bürokratik Engeller ve Yatırım Ortamı

Yücel, altın üretiminde karşılaşılan bürokratik engellerin sektörü yavaşlattığını kaydetti. Bugün bir girişimcinin altın madenciliğine yatırım yapmak istemesi durumunda uzun ve karmaşık izin süreçleriyle boğuşmak zorunda kaldığını belirtti. Bu süreçlerin yatırımcıların cesaretini kırdığını ifade etti.

Eğer bu engeller kaldırılmazsa, mevcut yatırımların bile sürdürülebilir olmaktan çıkacağını ve yerli altın üretimindeki düşüşün devam edeceğini vurguladı. Yücel, yatırım ortamını iyileştirecek somut adımlar atılması gerektiğini belirtti.

100 Ton Altın Üretimi Hedefi

Yücel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, en fazla katma değere sahip ürünlerin başında gelen altın üretimini 100 tona yükseltme hedefinin hayal olmadığını vurguladı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar’ın bu hedefi gerçekleştirmek için büyük bir gayret gösterdiğini belirtti.

Ancak diğer ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının bu hedef doğrultusunda iyi organize olduklarını söyleyemedi. Oysa 100 ton altın üretiminin hayal olmadığını, üreticilerin önü açılırsa birkaç yıl içinde bu seviyelere ulaşılabileceğini ifade etti.

İthalata Dayalı Ekonomik Modelin Sürdürülebilirliği

Yücel, altın ithalatına dayalı ekonomik modelin sürdürülemez olduğunu belirtti. Eğer üretim artırılmazsa, dışa bağımlı bir ekonomi içinde kaybolmaya devam edileceğini ifade etti. Bu potansiyelin değerlendirilmesi durumunda cari açığın azaltılabileceğini ve bu milyarlarca doları eğitim, sağlık ve altyapı gibi alanlara aktarabileceğini vurguladı.

Sonuç olarak, Türkiye’nin altın üretimindeki düşüş, sadece ekonomik bir kayıp değil, aynı zamanda stratejik bir kayıptır. Yerli üretimin artırılması, ülkenin ekonomik bağımsızlığı için kritik bir öneme sahiptir.

Bize Ulaşın