Küresel Ekonomik Gelişmelerin Türkiye Üzerindeki Etkileri ve Gelecek Beklentileri

05.03.2025 00:03
Küresel ekonomi, ABD'nin korumacı politikaları ve jeopolitik gerilimler nedeniyle belirsizliklerle dolu bir süreçten geçiyor. Türkiye, bu gelişmelerin etkisiyle enflasyon ve büyüme beklentileri konusunda yön arayışında.

Küresel Ekonomik Gelişmelerin Türkiye Üzerindeki Etkileri ve Gelecek Beklentileri

Küresel ekonomi, ABD’nin korumacı ticaret politikaları, jeopolitik gerilimler ve enflasyonist baskılar nedeniyle belirsizliklerle dolu bir süreçten geçiyor. Türkiye, bu gelişmelerin gölgesinde, enflasyon, faiz politikası ve büyüme beklentileri gibi konularda yön arayışında. Bu yazıda, küresel ekonomik gelişmelerin Türkiye’ye etkilerini analiz ederken, Türkiye ekonomisinin güncel durumunu ve geleceğe yönelik beklentileri detaylandıracağız.

Küresel Ekonomi: Belirsizlikler ve Riskler

ABD’nin korumacı ticaret politikaları, küresel ticaret akışlarını bozarak maliyet enflasyonunu artırabilir. ABD Başkanı Donald Trump’ın “Önce Amerika” politikası çerçevesinde Meksika ve Kanada’dan gelen ithalat ürünlerine yönelik ek gümrük tarifeleri 4 Mart’ta yürürlüğe girecek. Bu durum, gelişmekte olan piyasalara yönelecek sermaye girişlerini yavaşlatabilir ve küresel fon akışlarını ABD’ye yönlendirebilir.

Bu belirsizlikler, Türkiye gibi dış finansmana bağımlı ülkeler için döviz kurunda oynaklık yaratabilecek risk unsurları taşıyor. Ayrıca, Trump-Zelenskiy gerilimi ve jeopolitik belirsizlikler, Ukrayna krizinin küresel piyasalardaki etkisinin devam edeceğini gösteriyor. Avrupa Birliği’nin askeri destek kararları ve ECB’nin faiz politikaları, küresel piyasalarda dikkatle takip ediliyor.

Küresel Ticaret Gerilimleri ve BRICS Ülkelerinin Ekonomik Performansı

ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşı, BRICS ülkelerinin ekonomik performanslarını doğrudan etkiliyor. Çin, %4,7 büyüme oranı ile güçlü duruşunu sürdürüyor, ancak ABD ile olan ticaret gerilimleri ihracat baskısını artırabilir. Hindistan, %5,1 büyüme oranı ile en hızlı büyüyen BRICS ülkesi konumunda. Ancak küresel ticaretteki yavaşlama, Hindistan ekonomisini de olumsuz etkileyebilir.

Brezilya, %2,3 büyüme ile görece düşük bir performans sergiliyor. Rusya, %1 büyüme oranıyla yaptırımlara rağmen ekonomisini ayakta tutmaya çalışıyor. Güney Afrika ise %0,3 büyüme ile en düşük büyümeye sahip BRICS ülkesi. Türkiye açısından, küresel ticaret savaşları ve BRICS ülkelerinin performansı, alternatif ticaret partnerleriyle daha güçlü ilişkiler geliştirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor.

Türkiye Ekonomisinin Güncel Durumu ve Küresel Risklere Karşı Konumu

Türkiye, 2024 yılında %3,2 büyüme oranı ile BRICS ülkeleri arasında orta sıralarda yer alıyor. Ancak yüksek enflasyon ve cari açık, ekonomi yönetiminin önündeki en büyük zorluklar arasında. Şubat ayı enflasyonu %2,27 artarken, yıllık enflasyon %39,05 seviyesine geriledi. Ancak, 12 aylık ortalamalara göre enflasyon hala %53,83 seviyesinde.

Türkiye’nin işsizlik oranı (%8,4), BRICS ortalamasına (%11,1) kıyasla daha düşük olsa da, genç işsizlik ve istihdam yaratma sorunları devam ediyor. Cari açık ise %3,5 seviyesinde. Fed’in faiz politikasındaki belirsizlik, Türkiye’nin borçlanma maliyetlerini artırabilir. Bu durum, Türkiye’nin ekonomik istikrarını tehdit eden bir unsur olarak öne çıkıyor.

Türkiye Piyasaları ve Para Politikası

Borsa İstanbul ve döviz piyasası, BIST 100 endeksi 9500-10000 bandında yön arayışına devam ederken, Dolar/TL kuru haftalık %0,15 yükselerek 36,50 seviyesine ulaştı. TL üzerindeki baskı devam ediyor. Küresel faiz politikaları ve Türkiye’deki enflasyon dinamikleri dikkatle takip ediliyor.

TCMB’nin 6 Mart’ta politika faizini 250 baz puan indirerek %42,5 seviyesine çekmesi bekleniyor. Ancak, ABD faiz politikası belirsizliği ve doların güçlenmesi, TL üzerinde baskı yaratabilir. Enflasyonun düşüş trendine rağmen kalıcı fiyat istikrarı sağlanamayabilir. Bu durum, Türkiye’nin ekonomik yönetimi açısından önemli bir zorluk teşkil ediyor.

Türkiye için Riskler ve Fırsatlar

Türkiye’nin karşılaştığı riskler arasında, ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşlarının Türkiye’nin ihracatını etkilemesi, ABD faiz politikası nedeniyle gelişmekte olan piyasalardan sermaye çıkışı riski, enflasyonun düşüşe rağmen kalıcı istikrar kazanamaması ve jeopolitik risklerin TL üzerinde oynaklık yaratması yer alıyor.

Fırsatlar ise, Türkiye’nin küresel tedarik zincirlerinde stratejik bir üretim merkezi olma potansiyeli, AB ile ilişkilerin iyileştirilmesi ve Gümrük Birliği’nin güncellenmesi, doğrudan yabancı yatırımları artırmak için yapısal reformların hızlandırılması olarak sıralanabilir. Bu fırsatlar, Türkiye’nin ekonomik büyümesine katkı sağlayabilir.

Sonuç ve Değerlendirme

Türkiye, yüksek enflasyon, faiz politikaları ve küresel belirsizlikler arasında dengeli bir ekonomi yönetimi sürdürmek zorunda. Küresel gelişmeleri fırsata çevirmek için, yapısal reformlara odaklanarak uzun vadeli ekonomik istikrarı sağlaması kritik önem taşıyor. Bu süreçte, Türkiye’nin stratejik kararlar alması ve küresel dinamiklere uyum sağlaması gerekmektedir.

Bize Ulaşın